2008-2009 Ekonomik Krizi

28 Ağustos 2011 Pazar
2008 - 2009 Ekonomik Krizinin Nedenleri ve Etkileri

Ekonomik Krizin Nedenleri

2008 Yılının eylül ayında iflası imkânsız gibi görülen Lehman Brothers bankasının batışıyla dünya fınans piyasaları tarihte az rastlanır bir kriz döneminin içine girdi. ABD fınans sektöründe başlamış olan sarsıntı, çok kısa zamanda tüm dünyada üretim ve ticaret sektörlerini sardı. Finans sektöründe yaşanan çöküntü, reel sektördeki çöküşü de tetikledi. Tüm ülkelerde, farklı derecelerde de olsa talebi ciddi anlamda daralttı.

Finans merkezlerinin eline geçen yepyeni kredi verme ve para kazanma araçları elbette kendi sınırları içinde kalmayıp, yükselen piyasalar adı verilen Türkiye gibi ülkeleri de sarmıştı. Mesele her ne kadar ABD merkezli görünse de paylaşım isteği küresel olduğundan, mali sektör krizi tüm dünyada etkisini gösterdi.

Yaşanan ekonomik krizin en önemli nedeni ABD fınansal piyasalarında son 20 yıldır yaşanan ve 2000'li yıllarda şaha kalkan "kolay kredi" akımıydı. Yüksek fınansal kazanç arzusu buna eşlik eden mali yenilikler, bilgisayar teknolojisindeki gelişmelerin buna olanak tanıması, önüne gelene kredi verilmesi ve bunun karşılığında çok önemli karlar elde edilmesine yol açtı.
Futures işlemler / gelecek kontratları ismi verilen türev ürünler, belli bir reel ya da fınansal ürün için yapılan sözleşmelere verilen genel sözleşmeler olup, örneğin bir yıl sonra teslim edilme garantisi veren buğday future sözleşmesini bugünden belli bir fiyata satma işlemi türev ürün olur. Alım satımı yapılan şey gerçek bir ürün değil kâğıt parçasıdır. Finans sektörü geliştikçe yepyeni türev ürünler icat edildi, ayrıca mali piyasalarda her türlü işlem opsiyon kontratı haline getirildiğinden hemen her şeyin bir fiyatlaması yapıldı. Eylül 2008'de olan fınansal çöküşün altında yatan nedenlerden birisi türev piyasaların yarattığı mali balondu.

En önemli diğer faktör ise her önüne gelene dağıtılmaya başlanan uzun vadeli konut kredileri ve bu krediler üzerine yazılan menkul kıymetlerdi. "Menkul kıymetleştirme" , İngilizce adıyla securitization, bankalar artık yepyeni kaynak yaratma ve bunun sonucunda kredi verme olanaklarına kavuşmuştu. Eskiden sadece mevduat toplayarak yapılan kaynak bulma işlemine yeni buluş eklenmişti. Konut kredisi vermiş olan bankalar kredi yükümlülüğünü ulusal mortgate ajansı rolünü gören bir kuruma kuruma aktarıyor bu kurumda topladığı mortgage kredilerini menkul kıymet kâğıdı gibi satıyor veya bankalar kendi vakıflarını kurup menkul kıymetleştirme işlemini böylelikle yapıyorlardı. Menkul kıymetleştirme işleminin hacmi 2008 yılında 8,7 Trilyon ABD dolarına ulaşmıştı.

Bankacılık sisteminin denetimsiz kalması halinde potansiyel bir risk taşıyacağı kesindir. İnsanlar birikimlerini bankalara emanet ederken karşılığında hesap cüzdanı veya bir kâğıt alır ve bankanın bunu nasıl kullanacağını bilmeden çekip giderler. Banka topladığı paraları alıp tamamını kredi olarak dağıtsa veya en basitinden banka sahipleri topladıkları paralan kendilerine mal edinseler mudiler mağdur olacaklardır. Devletler bunun önüne geçebilmek için bankalar üzerinde denetim mekanizması oluştururlar. Kredi verme konusunda uygulanan en temel kısıtlama sermaye yeterlik rasyosudur buna göre 100 TL kredi vermek için 8 TL sermayesinin olması gerekir bankaların, bankalar 8 TL sermayelerine göre   100 TL kredi verdikten sonra kredilerini kendi kurduğu başka bir şirkete satarak komisyon ve kar elde eder, akabinde şirket ya da vakıf vasıtasıyla bu kredileri menkul kıymetleştirip satarak satar, diğer yandan banka bilançosunda kredileri sıfırladığı için sermaye yeterlik rasyosuna takılmadan yeniden kredi vermeye başlarlar. Bu işlemler defalarca tekrarlanabilir. Sermayesini artırmadan kredi hacmini devamlı olarak büyütür. ABD ve Avrupa’da bankalar bu işlemler sayesinde karlarını artırmışlardır. Kriz yaratan esas konu da budur. Menkul kıymetleştirme sayesinde getirdiği denetleme ve kısıtlama zorluklarından kurtulmak, borç yükümlülüklerini banka bilançosu dışına taşımak, böylece kredi verme kapasitesini neredeyse limitsiz olarak artırdılar.