Orgutsel Degisimin Amaclari

21 Ağustos 2011 Pazar
Örgütsel Değişimin Amaçları
Etkinliği Arttırma

Değişimin en önemli amacı etkinliği arttırmak, başka bir deyişle; yapılan işi daha etkili yaparak örgütün, amaçlara ulaşma derecesini arttırmaktır. Bu görüşe göre örgüt önceden belirlediği amaçlara ne denli ulaşabiliyorsa o kadar etkindir (Töremen, 2002:185).

Herhangi bir işi daha etkin yapmak demek, işin gerekleri ile işi yapanın nitelikleri arasında bütünüyle bir uyum sağlamak demektir. İşin gerekleri ile işi yapanın özellikleri arasında açık oluşmaya başladığı zaman etkinliğin azaldığı ve değişim gereksiniminin arttığı anlamına gelmektedir. Etkinlik koşullarını değiştiren her değişim “stratejik değişim” olarak adlandırılır. Örneğin; buharlı lokomotiften dizel ve elektrikli motorlara geçiş örgütün dış çevresinde oluşan ve etkinliği değiştiren bir değişimdir (Vergiliel Tüz, 2004:26).

Verimliliği Arttırma

Değişimin diğer bir amacı de verimliliği arttırmaktır. Örgütün iç yapısı ve örgüt faaliyetleri ile ilgilidir (Hinterhuber, 1984:5-6). Örgüt içinde yapılan işler, iş yapma usulleri, kullanılan araç-gereç, örgütsel ilişkiler ve kişisel düzeyde değişiklik şeklinde olabilir.

Örgüt düzeyinde verimlilik, klasik ve dar anlamıyla, çıktıların girdilere oranı şeklinde tanımlanabilir (Akdemir, 1995:65). Bu anlamda verimlilik, üretilen mal ve hizmet miktarı ile bu mal ve hizmet miktarının üretilmesinde kullanılan girdiler arasındaki oran olarak tanımlanabilir(Gürak, 2007:11). Diğer bir ifadeyle verimlilik, bir iş sisteminde ortaya konan hizmet ya da üretim çıktısı ile bu çıktıyı yaratmak için kullanılan girdi arasındaki ilişki ya da üretim faktörünün etkin kullanımı olarak tanımlanmaktadır (Keser, 2007).

Verimliliğin yükseltilmesinde en önemli etken, örgütün girdi olarak aldığı tüm kaynakların, fire vermeden, kayba uğramadan kullanılmasıdır. Örgütlerin çevrelerinde hızlı değişimler gözlenmektedir. Bu değişimler, örgütlerin verimliliğini arttırmaları yönünde olanaklar sunmaktadır. Teknolojik değişimler bu değişimlerin başında gelmektedir. Örgütler bu nedenle, çevrelerindeki değişimlere uyum sağlamak zorundadırlar. Bütün bunların gerçekleşmesi için ise, örgütün verimliliği arttırmak için değişim kararları alarak bunları uygulaması gerekmektedir. Bu bağlamda örgütsel değişim sağlanarak verimlilik arttırılmış olacaktır (Güneş, 2007).
Verimlilik örgütler için hem içsel, hem de dışsal öneme sahip bir stratejik kriterdir. Örgütler teknolojik, beşeri, finansal kaynaklarını rasyonel kullanırlarsa, ekonomik davranmanın sağlayacağı olanaklardan yararlanmış olacaktır. Bu durum ise örgütlerin verimliliğini yükselteceğinden rekabet gücünü de yükseltecektir. Bu da, örgütsel değişimi sağlayarak verimliliği arttırmada bir etken olacaktır.

Büyüme / Küçülme

Örgütler, mevcut büyüklüklerini uzun zaman koruyamazlar. Gerek iç ve gerekse dış etkenler örgütleri büyümeye zorlayabilirler.

Büyüme; başarılı yönetime, örgüt elemanlarının iyi bir şekilde seçimine, uzmanlaşma ve işbölümünden yararlanmaya, iyi bir finansman yapısına, araştırma ve geliştirme programlarına bağlıdır. Büyüme aniden meydana gelen bir olgu değildir. Değişik zamanlarda alınan kararların bir sonucudur (Özalp, 1985:497).

Günümüz örgütleri için büyümek bir zorunluluk haline gelmiştir. Çünkü örgütler sürekli değişen ve gelişen bir çevre içinde yaşamaktadırlar. Günümüzde toplumların temel amacı, ekonomik büyümeyi ve gelişmeyi sağlamak olmuştur. Sürekli olarak büyüyen bir ekonomik yapı içinde örgütlerin en azından aynı oranda büyümeleri, mevcut konumlarını korumak için gereklidir. Yoksa gün geçtikçe farkında olmadan küçüleceklerdir. Bu yüzden büyüme, örgütlerin varlıklarını devam ettirebilmeleri açısından önemli bir koşuldur.

Örgütlerde hacim artışının yanında nitelik olarak gelişme sağlanarak büyümesi zorunludur. Bu ise örgütün maddi ve beşeri unsurlarının kalitesinin geliştirilmesi ve daha verimli hale getirilmesi demektir. Örgütün kullanmış olduğu teknolojinin gelişmişliği, yönetim tarzı, örgüt geliştirme kapasitesi, personelin ve diğer kaynakların kabiliyet ve kapasitesi, örgütlerde nitelik ölçüsü olarak ele alınabilir.
Örgütler belli bir büyüklük sınırına kadar işlerini yürütebilmekte, bu sınırı aşması durumunda ise değişim gerekli olmaktadır. Örgütlerin yıldan yıla hızla büyümeleri örgüt dengesinin bozulmasına neden olur. Örgütte yetki, görev, sorumluluk, karar verme ve denetim alanı konularında çatışmalar çıkabilir. Bu durumda ise örgütsel değişim zorunlu hale gelmektedir. Büyüme, örgüte çevre baskılarına karşı koyma ve ona daha iyi uyum sağlama fırsatı vermektedir. Böylece bir örgüt, rekabet ortamında bulunan diğer örgütlerle mücadele ederek amacına ulaşmada üstünlük sağlayabilecektir (Eren, 1987:88-90).

Günümüzde bazı örgütler rekabet gücünü artırmak amacıyla, yönetimin bilinçli olarak aldığı kararlar ve uyguladığı stratejiler ile personel sayısını, maliyetleri, iş ve süreçleri azaltarak küçülme yoluna gitmektedirler. Böylece örgütler küçülerek, daha çabuk karar alabilen, daha esnek, gelişmelere ve değişime daha çabuk tepki gösterebilen birimler haline gelmeyi hedeflemektedir (Emshoff, 1994:52; Koçel 2005:430). Dolayısıyla küçülme doğrultusunda verilen kararlar da örgütsel değişimi zorunlu hale getirmektedir.

Sonuç olarak, örgütlerin yaşamlarını devam ettirebilmeleri, rekabette üstünlük sağlayabilmeleri için, her örgütün içinde bulunduğu durum dikkate alınarak büyüme ya da küçülme yönünde örgütsel değişim çalışmaları yapılmalıdır.

Yenilik Sağlama

Örgütlerin değişen çevre koşullarında ve rekabet ortamında başarılı olabilmeleri bir bakıma yenilikçi olmalarına da bağlıdır.

Yenilik bir fikrin buluş aşamasından uygulamaya kadar devam eden araştırma geliştirme ve üretim aşamalarını kapsayan bir süreçtir. Toffler; yeniliğin birbirini takip eden üç aşaması olduğunu ifade etmiştir. Bunlar; önce yaratıcı ve uygulanabilir bir düşüncenin varlığı, bu düşüncenin uygulanması, uygulanan düşüncenin ise topluma yaygınlaştırılmasıdır. Yenilik herhangi bir yaratıcı düşüncenin ticarileştirilmesi ve yarattığı fayda ile verimliliğin arttırılması olarak değerlendirilmektedir. (Savaşçı ve Kazançoğlu, 2007).Yani, bilginin ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürülmesidir (Özmen ve Saatçıoğlu, 2006:400).
Yenilik aynı zamanda bir değişim sürecidir. Ancak her değişim bir yenilik değildir. Yenilikte meydana gelen değişim orjinaldir, meydana çıktığı sistemin amaçlarını daha etkili ve ekonomik biçimde yerine getirmeye yönelmiş olumlu ve özel bir değişimdir (Güleç, 2007).
Günümüzde örgütler değişken ve dinamik bir çevrede çeşitli fırsat ve tehditlerle karşı karşıya kalmaktadır. Artan rekabet, hızla değişen pazar gerekleri, ürün yaşam eğrisindeki kısalma, teknolojik rekabetin uluslararasılaşması, üretimin küreselleşmesi, bilinçli tüketicilerin gereksinmelerini karşılamanın önemi örgütleri yenilik yapmaya zorlayan faktörler haline getirmiştir (Özmen ve Saatçıoğlu, 2006:399). Bu açıdan günümüzde yenilik, ekonomilerde rekabet ortamının oluşumunu, yeni pazarların yaratılmasını, hızlı teknolojik ilerlemeyi, tüketim düzeyi-hayat standardının iyileştirilmesinde önemli etkiye sahip bir konuma gelmiştir. Pazarın gereksinimleri önceden belirlenerek bunların yeni veya yenilikçi ürünlerle karşılanması günümüz örgütlerinin varlık nedeni durumuna gelmiştir. Örgüt üretim faaliyeti sayesinde elde ettiği öğrenme ve birikim sonucunda pazar, ürün veya kaynaklardaki önemli değişikliklere karşı istikrarlı bir teknolojik yetkinliğine sahip olabilecektir. Bu açıdan, örgütler teknolojik bilgi birikimlerini arttırmak yoluyla yenilik yaratabileceklerdir (Savaşçı ve Kazançoğlu, 2007).

Çağımızdaki teknolojik gelişmelerin, nüfus gelişmelerinin, değer yargılarındaki değişmelerin, yasal değişmelerin, ekonomik ilişkilerdeki gelişmelerin ve diğer gelişmelerin yarattığı olanaklar, örgüt işlevlerine de yansıtılmalı ve söz konusu işlevlerin işleyişlerinde de verimlilik arttırıcı yenilikler yapılmalıdır (Şahin, 1995:73).